Yeni Yayın

BEDAVA BİTCOİN KAZANMA YÖNTEMLERİ

| 30 Ağustos 2014 Cumartesi
Devamı »
BEDAVA BİTCOİN KAZANMA YÖNTEMLERİ





      Biliyorsunuz şu an ortalık Bitcoin denilen sanal para fırtınası ile sarsılıyor.. Bitcoin sanal bir para birimi. Özelliği hiç bir ülke ve kuruluşa bağlı olmaması ve dünyanın neresinde olursanız olun çok düşük masrafla para transferine imkan sağlaması. Yurtdışında bir çok yerde ödemeler için kabul edilmeye de başladı. Ülkemizde Atatürk Havalimanında iki adet Bitcoin ATM makinesi mevcut. Bitcoin hızla değer kazanıyor. 2 yıl önce 10 dolar olan bitcoin şimdi 600 dolar seviyesinde. Piyasada yüzlerce Bitcoin zengini oldu. Bu artış nedeniyle Bitcoin'e yatırım yapmanın maliyeti oldukça arttı. Bitcoin kazanmanın bedava yöntemleri de var. Sizin için hiç bir ücret ödemeden Bitcoin kazanmanın yöntemlerini bir arada toplamaya çalıştım. Herkese bol kazançlar :)

        Öncelikle son dönemin populer online para birimi bitcoin kazanmak için, bu kazançlarınızı koyacağınız elektronik cüzdanı açmanız lazım. Bir çok cüzdan çeşiti olmakla birlikte bilgisayarımıza indireceğimiz Multibit hem kullanışlı hem de güvenilir. Şu linkten açabilirsiniz ---> Multibit

       Şimdi gelelim bu cüzdana para yatırmadan bitcoin doldurmaya.. Tanıttığım sitelerin başlıklarına tıklayarak sitelere giriş yapabilirsiniz. Listeyi elimden geldiğince güncel tutmaya çalışacağım. Ödemede sorun çıkaran veya çok az kazandıran siteleri listede bulundurmayacağım.. Bol kazançlar..


Freebitco 

   En zahmetsiz ve karlı Bitcoin kazandıran sitelerden biri. Sayfanın ortasında çıkan captcha'yı (kodu) kutuya yazıp tuşa basın. Çıkacak rakamın yüksekliğine göre bedava BTC'lerinizi ( Bitcoin değerine göre 200 ile 350 arası değişiyor) cüzdanınıza atın. Her pazar otomatik olarak ödeme talimatınız alınıyor ve pazartesi hesabınıza yansıyor. Aynı sistemin saatte 5 dogecoin veren versiyonu için de --> Dogecoin

MoonBitcoin

   Ortadaki kutucuğa Bitcoin adresinizi yazın ve arkanıza yaslanıp her dakika artan satoshilerinizi izleyin. İstediğiniz an bitcoinlerinizi microwallat hesabınıza çekebiliyorsunuz..

Bitcoin Zebra

   Cüzdan numaramızı ve captcha kodunu girerek saat başı 100/150/200/250/1000 satoshi den birini kazanıyoruz. Her birinin geme şansı eşit. Ödemeler her pazar günü 5500 satoshiye ulaşınca yapılıyor.

Bitcoinker

   Sayfanın ortasındaki alana captcha kodunu giriyoruz. Her 15 dakikada bir deneyebiliyoruz. Her denemede 100 - 150 - 200 satoshi kazanıyoruz..


Turk Faucet

   Turk yapımı bir faucet. Cüzdan numaramızı ve kodu giriyoruz ve saatte 33 ile 333 satoshi kazanıyoruz. Kazancımız hemen microwallet hesabımıza yatıyor. 5800 satoshi olunca buradan cüzdanımıza aktarılıyor. Yerli malı yurdun malı, herkes bu siteye sahip çıkmalı :)

BitonPlay

   Bul karayı al parayı stili bir oyun. Cüzdan numaramızı ve kodu girip play tuşuna basıyoruz. Daha sonra 3 altın paradan birini seçiyoruz. Doğru coini ilk seferde bulursak 500 satoshi, ikinci seferde bulursak 100 satoshi kazanıyoruz. Ödeme 10.000 satoshi olunca salı günleri otomatik olarak yapılıyor.

DailyFreeBits

  Cüzdan numaramızı ve kodu girmemiz yeterli. Saatte bir deneyebililiyoruz ve 100 ile 1200 satoshi arası kazanıyoruz. Ödemeler 3500 satoshiye ulaşınca istenebiliyor.

9Bits

  Bitcoin kazandıran jack-pot makinesi.. İlk girdiğimizda cüzdan numaramızı ve kendi belirleyeceğimiz şifreyi girerek siteye kayıt oluyoruz. Spin now tuşu ile kolu çeviriyoruz. En kötü ihtimal 229 satoshi kazanıyoruz. 9 rakamı geldikçe kazancımız katlanıyor. Ödemeler 15 bin satoshi olunca otomatikman yapılıyor.

BTC Rock

 Cüzdan numaramızı ve kendi belirleyeceğimiz şifreyi girip, alttaki resmi düzgün hale getirip go tuşuna basarak oyuna giriyoruz. Gördüğümüz kutuların birinde hazine gizli. Her 50 dakikada bir 4 hakkımız oluyor. Hazineyi bulursak büyük ödül bizi bekliyor. Bulamazsak bile her turda minumum 280 satoshi garanti. Ödemeler 10 bin satoshi olunca yapılıyor.

BittyFree

 Cüzdan numaramızı ve kodu girip 50 ile 10000 satoshi arası kazanabiliyoruz. 15 saatte bir deneyebiliyoruz. Kazancımız anında microwallet hesabına yatıyor.

Bitcoin Faucet

 Her 4 saatte bir deneyebiliyoruz. Cüzdan numaramızı ve kodu girip  100 - 160 veya 200 satoshi kazanıyoruz. Ödemeler anında microwallet hesabımıza aktarılıyor.

Lot Of Bitcoins

  Cüzdan numaramızı ve kodu giriyoruz ve saatte 200 ile 5000 satoshi arası kazanıyoruz. Kazancımız hemen microwallet hesabımıza yatıyor.

BtcFaucet

  Cüzdan numaramızı girip fotografı düzgün hale getirip tuşa basıyoruz. 200 ile 1000 satoshi arası ödül anında microwallet hesabımıza yatıyor. Saat başı deneyebiliyoruz.

CyrptoBlox

  Cüzdan numaramızı ve kodu yazıyoruz. Her saat başı deneyip 100 ile 500 satoshi arası kazanıyoruz. Ödemeler anında mikrowallet hesabımıza yatıyor.

ClickFreeBitcoins

  Her iki saatte bir 100 ile 300 satoshi kazandıran bir site. Kazançlar yine anında microwallet hesabına yatıyor.

Pizza Faucet

 Her saat başı 75 ile 10.000 satoshi arası kazandıran bir site. yapmamız gerekenler aynı, cüzdan numaramızı girip kodu doğrulamak. Kazancımız microwallet hesabımıza anında yatıyor.

Giftit

 Cüzdan numaramızı girip kodu doğruluyoruz ve 100 satoshi anında hesabımıza yatıyor. Her saat başı deneyebiliyoruz.

QoinPro

   Tek yapmamız gereken bu sitede ücretsiz hesap açmak.Captchda girmek, reklam izlemek vb hiç bir şey yok.Daha hesabımızı açar açmaz 0.00000250 Bitcoins, 0.00000031 Litecoins ve 0.00002419 Feathercoins hesabımıza yükleniyor.
   Her gece server saati ile 01:00 ile 03:00 arasında hesabımıza 0.0000001 BTC + 0,00000030 LTC + 0,00002419 Feathercoin ve üçüncü günden sonra 0,39141087 Fedaracoin yükleniyor.İlerleyen günlerde yeni altcoinlerde eklenmeye başlıyor.
   Referans üyeleriniz arttıkça hem bu üyelerden gelirimiz oluyor hem de siteden aldığımız günlük kazanç oranı artıyor. 7 seviye referans sistemi var.. Yani davet ettiğimizin davet ettiğinin, davet etiiğinin, davet ettiğinin… davet ettiğinden bile kazanıyoruz. 5400 satoshi olunca ödeme istiyebiliyoruz
   Bitcoin olarak çok çok az kazanç veriyor ve sonuçta tek yaptığımız bir hesap açmak ve bedava verdiği altcoinlere de bakarsak denemeye değer görünüyor.


Diğer Altcoinleri Kazandıran Siteler :

LTC4You

   Bitcoinden sonra en populer ve Bitcoin gibi yükselmesi beklenen altcoin Litecoin. Birde Litecoin veren site paylaşalım dedim. Bir Litecoin cüzdanı indirdikten sonra kayıt oluyoruz. Sonra games kısmından her saat captchda kodunu yazıp ref sayımıza göre değişen oranlarda Litecoin kazanıyoruz.

Dogecoin

   Freebitco gibi.. Ortadaki kutuga dogecoin cüzdan numaranızı girip tuşa basın.. Her saat başı minumum 10 Dogecoin kazandırıyor.. Sitenin güzelliği istediğiniz zaman ödeme alabiliyorsunuz


BİTCOİN KAZANDIRAN PTC (REKLAM İZLEME SİTELERİ) : 

   Bu sistemlerde izlediğiniz reklam başına para kazanırsınız. Reklam sayısı ve reklam başına ödenen ücret siteye, reklamına ve saate göre değişkenlik gösteriyor.

CoinAd 

 Düzenli ödeme yapan bir ptc sitesi. Minumum ödeme 0,0003 BTC. Günlük 10-12 arası reklam çıkıyor. 



BTCclicks 

  Ana sayfada üst taraftaki Surf Ads bolumune tıklayarak reklam izlemeye başlıyoruz. Günlük 13-15 civarı reklam çıkıyor.  Ödeme 
limiti 0,0001 BTC.


Bitcoin Kazandıran Çiftçilik Oyunu:

   Golden-cows basit, zaman/emek gerektirmeyen, eğlenceli aynı zamanda BTC kazandıran bir oyun. Aslında bu oyun bir nevi Hyip yani ponzi sistemi.. Ancak isterseniz para/BTC yatırmadan da oynama imkanı olduğu için burada tanıtıyorum. Birazdan size hiç Bir yatırım yapmadan çiftliğinizi nasıl büyüteceğinizi anlatacağım. Elbette riske girip para yatırırsanız kazancınız çok daha fazla olacaktır ama bu tip sistemlerin riskleri de olduğunu bilmeniz gerekir. O yüzden yatırım yapacaksınız bile kendinizi üzmeyecek miktarları yatırmanızı tavsiye ediyorum.


 Oyunun mantığı çok basit.. İnekleriniz süt üretir, siz bu sütleri toplarsanız, topladığınız sütleri satıp gold kazanırsınız, sonra bu goldları ister BTC'ye çevirirsiniz, isterseniz de tekrar yeni inekler alarak süt üretiminizi dolayısı ile gelirlerinizi artırırsınız

 Oyun başlangıçta herkese bir adet green inek hediye ediyor bu inek saatte 7 kova süt üretiyor. Saatte üretimi daha fazla olan diğer inek çeşitleri de mevcut. Sol taraftaki 'Shop' menüsünden inek tiplerini, saatlik üretimlerini ve fiyatlarını görebilirsiniz. Önemli nokta aldığınız bir inek ömür boyu sizin ve üretim yapıyor.. Yani bir masrafı, süresi, ömrü vb yok

 İneğimizin ürettiği sütleri soldaki 'Warehouse' kısmına basarak görebilir ve 'collect all' tuşu ile bir tıkla hepsini toplayabiliriz.. Yine oyunun bir güzel yanı istediğimiz zaman toplayabiliyoruz. Yani bir depo vb yok. isterseniz 10 dakikada bir isterseniz günde bir, isterseniz haftada bir, isterseniz ayda bir toplarsınız.. yani oyuna belli sürelerle girme gibi bir zorunluluk yok.

  Topladığımız sütleri sol taraftari 'Sale' kısmından açılan sayfada 'Sell All' tuşu ile tek seferde satıp Gold kazanabiliyoruz. Bu goldların %70'ı investing hesabınıza ( yeniden yatırım hesabı) %30 'u withdraw hesabınıza (çekim hesabı) yatıyor. İsterseniz withdraw hesabınızı %20 bonusla investing hesabına çevirebiliyorsunuz.. Minumum çekim 2 mBTC yani 0,002 BTC..

  Gelelim nasıl yatırımsız inek alabiliriz. Tek ineğimizin saatte ürettiği 7 kova süt harici sol taraftaki 'Daily bonus' kısmından günlük bonus gold kazanma hakkımız var. Bu bonus 10 ile 100 gold arası. Bir green inek 100 gold değerinde. Yani her iki üç güne bir bu bonuslarla yeni bir inek alabiliyoruz.. :)

  Oyunun kendi içerisinde piyango, bahis, taş makas gibi kazancınızla bahis yapabileceğiniz şeçenekleri de mevcut.. Ben pek kullanmıyorum

  Dediğim gibi isteyen riski göze alıp yatırım yapabilir. İlk yatırıma özel %30 ek bonus kampanyası var. Sadece tek seferlik..

  Sütleri toplayıp altına çevirmek 15 saniye almıyor. Üstelik ne zaman müsaitseniz o zaman bakma şansı var. Eğlenceli bir oyun. Denemek isteyenler için tanıtayım dedim. Bol eğlenceler….

Kayıt ---> Golden-cows




        BONUS !!  - OYUN OYNARAK PARA KAZANMA :)

Marketglory 



    Klasik bir online yaşam oyunu fakat diğerlerinden farkı bu oyundan gerçek para kazanabilmemiz. Oyunda bir işte çalışarak, kendi işimizi kurarak, kavga yaparak veya arenada dövüşerek para kazanabiliyoruz. Başlangıçta bizim için günde bir kez çalışma ve 10 kez kavga yapmamız yeterli. İlerde geliştikten sonra kendi işimizi kurup arena işine girebiliriz.. Oyunda TRY kazanıyoruz. Oyunda yaklaşık olarak 1 euro = 4 gold = 60 TRY.. 20 euro kazanınca paypal hesabımıza çekebiliyoruz..

Kayıt ----> Marketglory


  Peki oyuna başlangıç stratejimiz nasıl olmalı?

1) Oyuna kayıt olduktan sonra work sekmesine basıp en ustteki işe tıklayarak gunluk çalışmamızı yapalım (gunde bir kez yapabiliyoruz)

2) Kazandığımız para ile yukarıdan market kısmına tıklayıp, lokal marketten paramızın yettiği kalitede süt alıp içelim, bu bize enerji verecek. 3 kalite süt var. Sırayla 1-3-5 enerji kazandırıyor. Enerjimiz ne kadar yüksek olursa kavgadan o kadar fazla kazanabiliriz. Paramız yetmiyorsa ilk gün için süt almayabiliriz..

3) Şimdi fight yazan yere tıklayıp en ustteki referral fight kısmını seçelim. Karşımız bir antrenor cıkacak, yanındaki attack tusuna basarak onunla kavga edelim. Bu kavgayı her zaman biz kazanırız  ve enerjımız oranında para kazanırız.. Günde 10 kavga yapabılıyoruz.. Her kavgada enerjimiz %10 azalacak.

4) İkinci gün önce local marketten süt alıp enerjimizi yukseltıyoruz. İsterseniz ana sayfadan article yazan yerden en ucuzundan gazete de alabılırız. Her gazete 0,3 enerji verir ve gunde en fazla 10 gazete alabılırız. Enerjimizi yukselttıkten sonra yıne 10 kavgamızı yapıyoruz. Her kavgadan sonra enerjimiz belli oranda düşer. (%10)

5) Kavgadan sonra yine work kısmından en usttekıne basıp gunluk çalışmamızı yapıp maaşımızı alıyoruz. Çalıştığımız her 3. günde devlet bize bonus maaş verir.. Çalışmak da enerjimizi %50 düşürürür. Bu yüzden önce kavgalarımızı yapıyoruz. Her çalışma bize deneyim kazandırır ve bu yuzden her çalışmada öncekınden fazla kazanabiliriz.

6) Bir süre süt+gazete ->  10 kavga ->  work şeklinde gelişiyoruz.. 50-60 TRY paramız olunca artık kendi şirketimizi kurmayı planlayabiliriz ;) Sakın daha önceden şirket kurma işine girişmeyin hammadde maliyetini karşılayamayız..

Kayıt ----> Marketglory



Goldentowns


    Oyuna küçük bir köyle başlıyoruz ve bu köyü zamanla geliştiriyoruz. Facebook da oynadığımız benzer oyunlara benziyor ama bunun da farkı altın madeni kurarak ürettiğimiz altınları satıp oyunda hatırı sayılır paralar kazanabilmemiz


  Peki oyuna başlangıç stratejimiz nasıl olmalı

- Öncelikle bir süre sakın yeni bina yapmayın mevcutları geliştirin
- Binaları geliştirmek için önce yolları geliştirmek lazım
- City hall binasından yeni işçiler üretebiliriz
- Her işçinin belli bir ömrü var ve ev seviyesi ile bu artıyor
- Evlerin kapasitesini artırarak işçi üretme kapasitesini ve mutluluk seviyesini artırabiliriz
- Oyunda saat başı enerjimiz bir artar ve her hamlemizde bir enerji gider
- Evleri geliştirmek için marketin üstüne tıkladığımızda oluşan etki alanında olmalı
- Altın madenini kurmak için acele etmeyin, 10. level den sonra kurun


Rus İlk Kafa Nakli deneyi - Çift Başlı Köpek (+18)

| 24 Ağustos 2014 Pazar
Devamı »







Vladimir Demikhov adlı rus bilim adamı, 1952 yılında yaptığı bu ameliyatta yavru bir köpeğin başını irice bir alman kurdunun boynuna dikerek çift başlı bir köpek elde etmiş, aynı zamanda bu psikopat çalışmalarıyla ilk kalp naklinin de önünü açmıştır. O dönemlerde ütopya olarak görülebilecek bir olayı gerçekleştirerek, üstüne videodaki köpekleri yaklaşık 6 gün kadar da yaşatabilmiştir. Bu deneyden önce de 1946 yılında bir köpeğin tüm organlarını bir makine sistemiyle değiştirmiş, sırf kafa halinde olan bir köpeği yaşatabilmiştir.

15 yıl boyunca 19 kez bu deneyi farklı hayvanlar üzerinde dener. Hayvancağızlardan en uzunu 1 ay kadar yaşar.


Hayvanlar üzerinde yaptığı bu deneyler doğru bir davranış mı dır  bilemeyiz ama bu deneyler sayesinde  kalp naklinin mümkünlüğünü kanıtlayarak bir çok insanın bu bilgilerle hayata döndüğü  de yadsınamaz...






Rus İlk Kafa Nakli deneyi - Çift Başlı Köpek (+18)

Gönderen : Unknown
Tarih :24 Ağustos 2014 Pazar
İle 0yorum

RUS UYKU DENEYİ

| 2 Ağustos 2014 Cumartesi
Devamı »



1940′ların sonlarında Rus araştırmacılar 5 insanı 15 gün boyunca tetikleyici gazlarla uyanık tuttular. Denekler 2. Dünya Savaşı’nda düşman olarak kabul edilmiş politik tutsaklardı. Oksijen seviyesinin dikkatlice kontrol edildiği odalarda kalıyorlardı. Kamera sistemleri kapatılmıştı, yani onları izleyebilmek için sadece mikrofonlar ve 5 inçlik kamara penceresine benzeyen gözlem camları vardı. Oda kitaplarla, yataksız karyolalarla, su ile, ayrıca 5′ine de 1 ay yetecek kadar yiyecekle doluydu.
İlk 5 gün her şey iyi gidiyordu; denekler 30 gün boyunca uyumadan teste dayanırlarsa serbest bırakılacakları konusunda anlaşmılardı. Günden güne onların her hareketlerini ve aktivitelerini izlerlerken, zaman geçtikçe, geçmişlerindeki travmatik olayları konuştuklarını fark ettiler. 4 gün boyunca bu durum giderek karanlık bir hal aldı.
5 günden sonra, Koşullar hakkında şikâyet etmeye ve onları yönetenlerin nerede olduğunu araştırmaya başladılar. Birbirleriyle konuşmayı kestiler ve mikrofonlarla tek taraflı camlara fısıldamaya başladılar. İşin garibi, bu deneyi diğer deneklerin üzerlerinden kazanabileceklerini düşünmeye başladılar. Araştırmacılar başta bunun gazın bir yan etkisi olduğunu düşündüler.
9 günden sonra ilk denek çığlık atmaya başladı. 3 saat boyunca, odanın içinde koşarak bağırdı. Denek bağırmaya devam ediyordu ama çoğu zaman çıkan ses gürültüden ibaretti. Denek hiç bir şey söylemeden bağırıyordu. Araştırmacılar, deneğin ses tellerini parçaladığını ileri sürdüler. Daha ilginç olan şeyse diğer deneklerin buna nasıl tepki verdiği, ya da tepki vermedikleri idi. İkinci denek de çığlık atmaya başladı, geri kalanı ise mikrofonlara fısıldamaya devam etti. Diğer çığlık atmayan denekler kitapları parçalara ayırdı, sayfaları tek tek yüzlerine sürüp sakince gözlem camlarına yapıştırdıklarında, çığlıklar hemen kesildi.
3 gün daha geçti. İçerideki 5 deneğin sesi kesildiğinde araştırmacılar mikrofonların çalışıp çalışmadığını kontrol etti. Mikrofonlarda sorun yoktu. Odadaki oksijen seviyesi, hepsine yetecek düzeydeydi. 5 denek ağır egzersizler yapınca oksijen seviyesi düşüyordu. 14. günde araştırmacılar deneklerden hiç bir veri alamayınca odaya girmeye karar verdiler. Onların ölmüş olmalarından endişeleniyorlardı. Veya bir tür bitkisel yaşama girdiklerinden…
Anons ettiler: “Mikrofonları kontrol etmek için içeri giriyoruz, kapılardan uzak durun ve yere yatın. Aksi hâlde vurulacaksınız. İtaat edeninizden birisi özgürlüğüne hemen kavuşacak.”
İçeriden sakin bir Ses cevap verince şaşırdılar: “Artık özgür olmak istemiyoruz.” Askeri güçler ve araştırmacılar arasında bir tartışma patlak verdi. Daha fazla tepki alıp kışkırtmamak için 15. günün gece yarısı odanın kapısının açılmasına karar verildi. Oda birden temiz havayla doldu ve uyarıcı gaz dışarı boşaldı. Mikrofonlar anında çalışmaya başladı. 3 farklı ses yalvarmaya başladı; dışarıda onları bekleyen aileleri, sevdikleri olduğunu yakarıyorlardı. Askerler denekleri almak üzere odaya gönderildi. Şimdiye kadarki en yüksek çığlık, içeriye giren askerlerden geldi. 5 denekten 4′ü hâlâ yaşıyordu, tabii buna yaşamak denirse.
Yiyecek erzaklarına çok dokunulmamıştı.Deneklerden birisi ölmüştü. Kalçasında ve göğsünde topat topak et doldurulmuştu. Odanın ortasındaki giderin üstünde duruyordu, suyun geçmesini engellediği için oda 4 inç suya kaplanmıştı. Su sandıkları sıvının kan olduğu o an farkedilemedi. “Kurtulan” 4 deneğin sakalları uzamış, derileri adeta paramparça olmuştu. Tırnaklarındaki parçalar bu yaraları kendilerinin yaptıklarını gösteriyordu, araştırmacıların düşündüğü gibi dişlerle değil… Yaralar ve oyukların açıları, konumları hepsini kendilerinin yapmadığını gösteriyordu. Birbirlerine de saldırıyorlardı.
4 deneğin de karın bölgesindeki organlar ve kaburgaları hemen hemen yok gibiydi. Kalp, akciğerler ve diyafram yerine, deri ve kaburgaya bağlı kasların çoğu akciğerlerle beraber göğüs kafesinin dışına sarkmıştı. Kan damarları ve organlar sağlam kalsa da, diğerlerini çıkarıp yere atmışlardı. Fakat denekler hâlâ ”yaşıyorlardı”. Dördünün de sindirim sistemleri çalışıyordu. Günler sonra istifra ettiklerinde, aslında yediklerinin kendi etleri olduğu ortaya çıktı. Çoğu asker Rus özel servisinde çalışmıştı fakat hiçbiri odaya girip denekleri kaldırmaya cesaret edemedi. Askerler odadan çıkarılmaları için yalvarıp bağırırken gaz geri geldi, uykuya daldılar…
Deneklerin odadan çıkarılmamak için verdikleri mücadele herkesi çok şaşırttı. Bir Rus asker boğazına saldırılması sonucu öldü, bir diğeri ise testisleri koparıldığı ve bacağı deneklerden birinin dişleriyle kemirildiği için yaralandı. Diğer 5 asker ise hayatlarını intihar ederek kaybettiler.
Yaşayan 4 denekten birinin dalağı patladı ve dışarı doğru kanamaya başladı. Tıbbi araştırmacılar onu sakinleştirmeye çalıştılar ama bu imkansızdı. Bir insanın alabileceği mofinden daha fazla almasına rağmen hâlâ köşeye sıkışmış bir hayvan gibi mücadele ediyordu. Bir doktorun kolunu ve kaburgasını kırdı. Deneğin dolaşım sisteminde kandan çok hava vardı. Kalbi durduğunda bile bağırmaya devam etti 3 dakika boyunca kendini dövdü. Herkese saldırıp “Daha fazla!” kelimelerini tekrar ederken gittikçe güçsüzleşti, yavaşladı ve sessizce yere yığılıp hayatını kaybetti.
Sağ kalan 3 denek tam donanımlı bir tıp merkezine taşındı. Sağlam ses telleri olan 2 denek uyanık kalabilmek için daha fazla gaz talep ediyorlardı. Deneklerin organlarını tekrar yerleştirme aşamasında sakinleştirici ilaçlarına karşı bağışıklık kazanmış oldukları keşfedildi. Deneklerden biri bağlanmış olduğu iplere rağmen, öfkeyle etrafa saldırıyordu. En sonunda 4 inçlik deri kelepçeleri yırtmayı başardı. Bunu yaptığında kolunu 200 poundlık bir asker sıkıca tutuyordu. Deneği sakinleştirmek için normalin üzerinde anestezi kullanıldı ve gözleri kapandı. Kalbi durmuştu… Otopsi testlerinin sonuçları kanın içindeki oksijen miktarının olması gerekenden 3 kat fazla olduğu gözlemlendi. Kasları iskeletine o denli yapışmıştı ki karşı vermeye çalışırken 9 kemiğini kırıldı.
2. Hayatta kalan ise 5 kişinin arasında ilk çığlık atanlardandı. Ses kayıtları yok edilmişti.Yalvaracak durumda değildi, tek yapabildiği kafasını düzensiz bir şekilde haraket ettirmekti. Bunlar anesteziden doğan sonuçlardı. Bir sonraki ameliyatta yeniden anestezi verildi. Organlarını yerleştirirken 6 saat boyunca hiç tepki vermedi. Bir hemşire, birkaç kez, hastanın ameliyat esnasında gülümsediğine şahit oldu. Ameliyat bittikten sonra hasta mırıldanmaya başladı. Doktorlardan biri, hastanın önemli birşey söylüyor olabileceğini var sayarak kalem ve not defterini alıp yanına gitti. Hastanın dudaklarından dökülen kelimeler sonucunda odadakilerin dehşeti katlandı: “Kesmeye devam et.”
Diğer iki deneğe de aynı ameliyatda yapıldı. İkisine de anestezi yerine onları felç eden bir ilaç verildi. Ameliyatı gerçekleştirmek imkansızdı çünkü iki hasta da gülüp duruyordu. Tekrar konuşabilecekleri zaman canlandırıcı gaz istediklerini söylediler. Araştırmacılar onlara neden kendi bağırsaklarını parçaladıklarını ve tekrar gaz verilmesini istediklerini sordular. Tek cevap şuydu: “Uyanık kalmam gerek.”
Kalan üç deneği daha sıkı bağladılar ve onlarla ne yapılacağına karar verene kadar bekleme odasına geri gönderdiler. Komutan tekrar gaz verildiğinde ne olacağını merak ediyordu. Araştırmacılar buna itiraz etti ama kimse dinlemedi.
Odanın içinde tekrar mühürlenmeye hazırlanan denekler EEG monitörüne bağlıydı. Süpriz olan şey ise tekrar gaz alacaklarını duyduklarında çırpınmayı bıraktıklarıydı. Denekler uyanık kalmakta kendilerini zorluyor gibidiler. Bir tanesi mırıldanarak konuşmaya çalşıyordu. Diğer denekler kafasını yastığa dayamıyor ve sürekli göz kırpmaya çalışıyordu. EEG monitöründe görülen beyin dalgaları şaşırtıcıydı. Raporlarına bakarken bir hemşire hastalardan birisinin kafasını yastığa deydirdiği anda gözlerinin kapandığını fark etti. Beyin dalgaları direk rem uykusuna girdiğini gösteriyordu. Sonra tekrar eski durumuna döndü. Döndüğü anda ise kalbi durmuştu…
Kalan 2 denek ise tekrar mühürlenmek için çığlık atmaya başladı. Beyin dalgaları tıpkı uykudan ölen deneğinki gibi oldu. Komutan 2 deneğin tekrar mühürlenmesini emretti. Yanlarında olan 3 araştırmacıya mühürleme emiri verildi. Araştırmcılardan birisi silahını çekip komutanı vurdu. Sonra sessiz olan deneğe silahı doğrulltu ve beynini dağıttı. Silahı son kalan deneğe doğrulttu.”Bu şeylerle aynı yerde kilitlenmiyeceğim!” Adama çığlık attı. “Nesin sen!?” “Bilmek zorundayım!”
Denek gülümsedi: “Bu kadar kolaymı unutun?” “Biz siziz. Biz sizin içinizde yatan deliliğiz, her an serbest olmayı bekleyen çılgın hayvanlarız. Biz yatağınızın altında saklananlarız…”
Araştırmacı durdu. Sonra silahı deneğin kalbine doğrultup ateş etti. Denek ölmek üzereyken, “Nerde..yse .. özgür…” dedi.


Forum Konu Linki: http://www.deepwebturkiye.com/konu-rus-uyku-deneyi.html?pid=1356#pid1356

RUS UYKU DENEYİ

Gönderen : Unknown
Tarih :2 Ağustos 2014 Cumartesi
İle 0yorum

Illuminatinin Deep Web de ki 2. Videosu !

| 27 Temmuz 2014 Pazar
Devamı »








Illuminatinin Deep Web de ki 2. Videosu !

Gönderen : Unknown
Tarih :27 Temmuz 2014 Pazar
İle 0yorum

Konu: Küba (TS) ABD Askeri Müdahale Gerekçesi

|
Devamı »
Çok Gizli Özel Taşıma NOFORN 



Personelin Genelkurmay

Washıngton 23, DC

Savunma sekreteri için memorandumun.

Konu: Küba (TS) ABD Askeri Müdahale Gerekçesi


>>>>PDF İÇİN TIKLAYINIZ<<<<

Squidward'ın İntiharı Kayıp Bölüm ; Red Mist

| 26 Temmuz 2014 Cumartesi
Devamı »


Nickelodeon çalışanlarının keşfettiği bir videodur; Squidward intihar ediyor. Subliminal mesaj için 3:16 da ölü çocuk resmi var. Bu nickelodeon tarafından kayıp bölüm olarak bölünüyor ve böyle bir sürü video var. Kimin yaptığı belli değil. Fakat bunun hikayesi de var: 2005 den beri Nickelodeon Studyolarında animasyon stajyerliği yapıyordum. Maaş fena değildi. En iyi stajda değildi,fakat birazcık ikramiye gelince hiç de fena değildi.Yetişkinler için bu bir şey ifade etmiyordu, ama en çok bu zamanda çocuklar için çok önemliydi. Şimdi,Editörlük ve animasyonlara direk olarak çalıştığımdan beri,Yeni bölümlerde reyting kazanıyordum.Çok gerekmeyen detayları kullanmadan yapıyordum.Onlar geçenlerde yeni bir SpongeBob filmi yapmışlardı ve içinde bütün stüdyo eşyaları kullanılmıştı ve son derece yaratıcı bir sezon a başlangıçtı.Fakat beklemek bize sadece daha fazla üzücü nedenler veriyordu. Ben ve iki diğer stajyer edit odasındaydık birlikte son seslendirmeleri yerleştiriyorduk.Bize teslim edilmiş sözde bölüm "Fear of a Krabby Patty" ve toplanmış izlenecek bir ekran.Şimdi, sahte çapkın başlıklar karşımıza çıkıyordu.SpongeBob ve Patrick kendini bir tarak kabuğu gibi benimsediklerinde "Sex nasıl işe yaramaz" demek yerine "Rock-a-bye-Biavle" deniyordu..Ne zaman "Squidward'ün İntiharı" Başlığını gördüğümüzde bunun bir eşek şakası olduğunu düşünmüştük. Bölüm, The Happy-Go-Lucky müziği ile başladı.Squidward klarneti ile pratik yapıyordu,Daha sonra SpongeBob dışardan gülüşü duyuluyordu ve Squidward duruyordu.Camdan onu rahat bırakmasını söylerek bağırıyordu ve geceleyin konseri olduğunu çalışmasının gerektiğini söylüyordu.SpongeBob Tamam der ve Sandy ve Patrick i görmeye gider.Ekran balonlarla kaplanır ve Squidward un konserinin sonunu görürsünüz. Bir kaç saniyelik farkla müzik animasyondan daha önce geliyordu. Fakat müzik bitince aradaki fark normala dönüyordu.. Squidward'ın bütün bedeni korkmuş görünüyordu,Kamera kalabalığa döner ve SpongeBob kalabalığın ortasındandır, Ve o da "Yuuuuuh" diyordu.Ona hiç benzemiyordu.Biranda herkesin gözleri detaylanmaya başladı çok detaylıydı. Kamera yine Squidward a döndü.. Yatağının kenarında oturuyordu.Kimsesiz terk edilmiş görünüyordu.Kamera cama doğru döndü geç saat olduğunu anlayabiliyordunuz konserden baya zaman geçmişti. sadece gözlerini kırpıyordu ve öylesine bakıyordu.. 30 saniye sessiz durdu ve Squidward dokunaçlarını gözlerinin üstüne koyup ağladı.1,2 dakka böyle devam etti. Ekran suratına yavaşca yaklaşmaya başladı.Hıçkırmasının sesleri yükselmeye başladı. Ve gittikçe gerçekçi olmaya başladı. Nasıl yaptıklarını bilmiyorum daha iyi ekipman alınmamıştı stüdyoya.. Sesten sonra rüzgar ve hıçkırık sesleri çok soluk çıkmaya başladı. sonra bir anda flaş patladı arada bir fotoğraf çıktı ve tekrar ekrana geri döndü.. animasyon editörleri tekrar o sahneyi yavaşlatarak baktılar.. Gördüğümüz şey korkutucuydu. Ölü bir çocuğun fotoğrafıydı 6 yaşından daha büyük görünmüyordu suratı kanlı ve ezilmişti ve çıplaktı.Üzgün tarafı ise fotoğrafçının gölgesiydi. Hiç bir polis yada ambulans görünmüyordu. Devam ettik.. Bunun bir eşek şakası olduğunu düşünerek. Ekran tekrar Squidward a döndü yine hıçkırıyor her zamankinden daha yüksek sesle..Bir anda gözlerinden kanlar akmaya başladı ama bu normal kan değildi bu hiper gerçek haliydi.. Sesler gittikçe derinleşmeye devam ediyordu. Bundan saniyeler sonra Squidward, rüzgar sesleri ile sessizleşti. Dokunaçları sarktı ve gözleri normale döndü. Ve Ekrana doğru bakmaya başladı. 10 Saniye sonra hıçkırmaya başladı ve en korkunç değiştirilmiş çığlık sesleri gelmeye başladı. Göz yaşları yerine kan akmaya başladı ve derin bir gülüş sesi geldi ve 5 tane resim belirdi. (BAŞKA YERDE 2 KERE AYNI ŞEY YAZILMIŞ..) Squidward 3 saniye sonra kalın bir ses ile "YAP ŞUNU" dedi ve gerçek beyini ve kan efektleri belirir ve duvarlara kan bulaşır. Sonra bölüm biter. Mr.Hillenburg bu konuda çok kızgındı. Ne olduğunu yada neler döndüğü hakkında hiç bir şey bilmiyordu. Bu olaylar olduktan sonra çoğu çalışan odayı terk etti.Sonra ne mi oldu? Bu iki bölümü izlemem benim kafamı korkutucu kabuslarla kapladı.



Jack The Ripper Hikayesi Ve Filmleri

| 25 Temmuz 2014 Cuma
Devamı »


1888 yılında Londra sokaklarını kana bulayan ve en az 5 kadını öldürdükten sonra kayıplara karışan, kimliği hiçbir zaman tespit edilememiş efsane seri katil Karındeşen Jack (Jack The Ripper) öyle ya da böyle tarihe damgasını vurmuş bir kişilik. Kimliği polis tarafından ortaya çıkarılamamış olsa bile Karındeşen’in işlediği cinayetler gerçek.
19.yüzyılın ortalarında, İrlanda, Doğu Avrupa ve Çarlık Rusya’sından İngiltere’nin büyük şehirlerine yapılan göçler özellikle Doğu Londra nüfusunda muazzam bir artışa yol açtı. Yetersiz barınma ve iş imkanlarının üzerine büyük bir insan populasyonunun birikmesi şehrin bu kesiminde fakirliği bir salgın haline çevirdi. Alkol tüketimi, şiddet ve soygunların doruğa çıktığı bu bölgede kadınlar fahişelik yaparak hayatta kalmaya çalışıyordu. Bu krizden en çok nasibini alan yerleşim bölgesi Whitechapel idi. Cinayetler bu bölgede işlendiği için Karındeşen Jack’in lakaplarından bir tanesi de “Whitechapel Kasabı”dır. 3 Nisan 1888’den 13 Şubat 1891’e kadar Whitechapel Bölgesi’nde 11 tane vahşi cinayet işlenmiştir ancak bunlardan 5 tanesinin gerçek Karındeşen Jack’in işi olduğu düşünülmektedir.
Uzmanların çoğunluğu boğazda derin kesik, karın bölgesinde mutilasyon , iç organların çıkarılması ve yüzde derin yaraların Karındeşen Jack’in çalışma şekli (modus operanti) olduğu konusunda hem fikirdir. Benzer şekilde işlenen başka cinayetler de Jack’e atfedilse de suç uzmanları beş tanesinin gerçekten onun tarafından işlendiğine inanmaktadır ve bu beş cinayete “Meşru Beşli” (Canonical Five) adını vermişlerdir. Bu cinayetlerin kurbanlarının isimleri Mary Ann Nichols, Annie Chapman, Elizabeth Stride, Catherine Eddowes ve Mary Jane Kelly’dir.
Mary Ann Nichols’ın cesedi Bucks Row, Whitechapel’da 31 Ağustos 1888’de bulunmuştur.Boğazı iki yerinden derin şekilde kesilmişti ve alt karın bölgesi çentikli bir kesikle yarılmıştı. Karın bölgesinde aynı tip bıçakla açılan başka yaralar da vardı. Annie Chapman’ın cesedi ise 8 Eylül 1888’de Hanbury Street, Spitalfields’da bulundu. Chapman’ın da boğazında Nichols gibi iki adet derin kesik vardı. Karnı tamamen açılmıştı ve sonradan rahminin alındığı anlaşıldı. Elizabeth Stride ve Cathrine Eddows’un cesetleri 30 Eylül 1888’de bulundu. Stride’ın boğazında sol yanda atar damara zarar veren tek bir kesik vardı. Bu sebeple bu cinayetin Jack’in işi olmadığına ya da bir şekilde başladığı işi bitiremediğine kanaat getirmek konusunda kararsız kalınmaktadır. Fakat Stride’ın hemen ardından 45 dakika sonra Mitre Square’de Eddows’un cesedinin bulunması Jack’in Stride ile olan işini bir nedenden dolayı tamamlayamadığı görüşünü kuvvetlendirmektedir. Eddows’un boğazı kesilmişti ve karnında uzun , derin ve çentikli bir bıçak yarası vardı. Sol böbreği ve rahminin çoğu çıkarılmıştı.
Mary Jane Kelly’nin ise parçalanmış cesedi 9 Eylül 1888’de 13 Miller’s Court’da yaşadığı tek odalı evinde bulundu.Boğazı derin bir şekilde omuriliğe kadar kesilmişti. Karnı yarılmış, iç organları etrafa saçılmıştı. Polis kadının kalbinin alınmış olduğunu gördü. Bu beş cinayet de gece geç vakit, haftasonu ya da haftasonuna yakın bir zamanda işlenmişti. Nichols hariç diğer kurbanların iç organları alınmıştı.
Bu beş kişiden sonra Whitechapel’da başka vahşi cinayetler de işlendi fakat hem o zamanki hem de bu günkü uzmanların çoğu sadece bu beş cinayetin Jack the Ripper’a ait olduğunu belirtiyor.
Sonuç olarak Whitechapel’daki vahşet basının ilgisini fazlasıyla çekti ve bir çok haber yazılmaya başladı. Gazetelere “sözde” katile ait yüzlerce mektup yağdı. Fakat bunlardan sadece üç tanesi dikkat çekti: “Dear Boss (Sevgili Patron)Saucy Jacky (Soslu Jacky) ve From Hell (Cehennemden)” olarak adlandırılan mektuplar. “Dear Boss”, 29 Eylül’de Scotland Yard’a ulaştı. Jack the Ripper lakabı ilk kez bu mektupta yer alıyordu. Bundan sonra zaten medya kısa sürede katili Jack the Ripper olarak üne kavuşturdu.
“Saucy Jacky” Stride ve Eddows cinayetlerinden önce gönderilmişti ve çifte cinayetin haberini veriyordu. Sonuncu ve içlerindeki en ürkütücü mektup ise herhalde “From Hell”dir. Katil tarafından George Lusk’a gönderilmişti beraberinde etanol içinde yarım bir böbrekle… Katil diğer yarısını pişirip yediğini yazmıştı mektubuna. Ancak bu mektup el yazısı ve gramer bakımından diğer iki mektuptan farklıydı. Kavanozdaki böbreği incelen Londra Hastanesi’inde görev yapan bir doktor bunun insan böbreği olduğunu teşhis etse bile yaşını ve cinsiyetini belirleyememiştir. Bu mektup Eddows cinayetiyle ilişkilendirilse de bazı uzmanlar bunun kötü niyetli bir düzmece olduğu görüşündedir.
Karındeşen Jack hakkında sayısız makale, kitap ve film bulmak mümkün. Londra’da doğan bu efsanenin kimliği hakkında bir çok şey yazıldı,çizildi ve söylendi.
Bu yazıya ilave olarak, biyografik bir referans değeri olduğunu düşündüğüm için National Geographic’in Gizemli Dosyalar çalışmasında Jack the Ripper isimli bölüme değinmek isterim.
Bu çalışmada çeşitli adli tıp ve profil uzmanları tartışarak Jack the Ripper’ın kimliğini açıklıyorlar. Buradaki yorumlar kanıtlara dayalı olarak yapılsa bile sonuçta uzmanların kişisel görüşü olarak da algılanabilir.
Whitechapel’da göçlerle birlikte nüfus artışı ve aşırı fakirlik kadınları hayatta kalmak için fahişeliğe itmişti ve fuhuşun bu kadar yaygın görüldüğü bir toplulukta cindel yolla bulaşan “Frengi” hastalığı kaçınılmaz sondu. Bu hastalığın tedavisi o zamanlar mümkün değildi ve hastalık kapanlar eninde sonunda delirerek ölüyordu. Muhtemelen Jack, bir şekilde hastalık kaptığı ve tedavi olamadığı için fahişlere ciddi bir kin besliyordu. Cinayetlerinin giderek vahşileşmesi de bu programda ilerleyen hastalığının beyninde yol açtığı hasar sebebiyle yaşadığı psikoz durumuyla açıklanıyor.
O zamanlar kendisinden katilin profilini çıkartması istenen Polis Cerrahı Thomas Bond’un aksine uzmanlar Karındeşen Jack’in temel anatomi bilgisine sahip olduğunda hemfikir. “Bölgeye yabancı olmayan birinin bu şekilde fark edilmeden cinayet işlemesi daha kolay olacaktır” savına temel anatomi bilgisi de eklenince muhtemel zanlının mesleği “kasap” olarak teşhis ediliyor. İlgili tarihlerde cinayet işlenen mekanların yakınında ise kasaplık yapanlardan bir tanesi hep aynı şahıs. Jacob Levy. Profil uzmanlarına göre Jacob’ın cinayetleri işlemesi için yeterli motivasyonu var ve kanıt terazinin ağırlığı Jacob yönünde.
Kısaca Jack the Ripper’ın National Geographic programında anlatılan öyküsü şöyle: Whitechapel Bölgesi’nde yaşayan ve aileden kalma kasaplık işini yürüten, evli ve iki çocuklu Jacob Levy, bir (ya da bir kaç) fahişeyle birlikte olmanın bedelini Frengi’ye yakalanarak ödemiştir. O zamanlar yaşadığı bölgede bulunan ve frengili hastaların tedavi edildiğinin öne sürüldüğü hastaneye gitmiş ama eli boş dönmüştü. Böylece fahişelere duyduğu kinin tohumları atılmıştı. Hastalık ilerledikçe ve beynine hasar verdikçe Jacob kendini kontrol edemediği öfke nöbetlerine kapılarak cinayet işlemeye başladı. Bu yüzden her yeni cinayeti bir öncekinden daha vahşi fakat daha strateji yoksunuydu. Jacob Levy, görgü tanıklarının tutarsız ifadeleri sayesinde polise yakalanmamayı başardı ama sonunda frengiden öldü.
JACK THE RIPPER BEYAZPERDE VE TELEVİZYONDA
Meşhur Karındeşen Jack hakkında pek çok şey yazıldı ve çizildi. Jack’in kimliğine dair tarih boyunca belirli kitlelerin kabul ettiği hemen her teori filme çekilmiş. Ben Jack the Ripper’ın (JTR) bizzat canlandırıldığı ya da ilham kaynağı olduğu, sinema ve TV filmlerini bulabildiğim kadarıyla bu yazıda kronolojik bir sırayla vermeye çalıştım. Eksiklerimiz varsa affola. Hepsinin de konusunu ya da detaylarını bulamadığım için konu eksiklerimiz de affola diyorum.
Önce tv veya sinema filmlerinden başlayalım çünkü Jack’in beyazperdedeki yolculuğu oldukça uzun sürüyor:
1929 Alman yapımı bir sessiz film olan Pandora’s Box
1927 Alfred Hitchcock’s The Lodger: A Story of the London Fog. Marie Belloc Lowndes The Lodger adlı kitabını yazarken JTR’dan ilham aldı. Ve bunun ardından Alfred Hitchcock dahil çeşitli yönetmenler tarafından tam 5 versiyonu çekildi (1932,1944, 1953 ve 2009’da).
1932 ve 1944 The Lodger
1949 Room to Let Dr. Fell isimli karakter Whitechapel cinayetlerinden sorumlu.
1953 Man in the Attic: The Lodger uyarlaması.
1958 The Veil isimli TV dizisinin “Jack the Ripper” bölümü. Diziyi Boris Karloff sunuyordu.
1959 Jack the Ripper: Prodüktörlüğünü Monty Berman’ın yaptığı film zayıf da olsa Leonard Matters’ın teorisini temel alıyordu. Bu teoriye göre Karındeşen Jack, oğlunu frengiden kaybeden bir doktor. Oğlu bu hastalığı bir fahişeden kaptığı için onlara karşı intikamla dolup taşıyor. Bu filmde Ripper’a meşhur şapkası ve pelerini giydirilmiştir.
1965 A Study in Terror: Sherlock Holmes ve Ripper’ı karşı karşıya getiriyor. Burada katil Shire Dükü’nün ailesinden bir akıl hastası olarak karşımıza çıkıyor.
1969 Night After Night After Night: Hayır yazım hatası yok. Ucuz bütçeli bir JTR filmi.
1979 Murder By Decree: Holmes ve Ripper yeniden karşı karşıya. Bu hikaye masonlar ve kraliyet ailesiyle ilgili olan teoriyi temel alıyor. Bu, İngiliz Stephen Knight’ın ortaya attığı bir teori. Ripper: Final Solution isimli kitabında Knight’ın iddiasına göre Clerence ve Avondale dükü olan Prens Albert Victor, fahişelik yapan Ann Crook isimli bir kadınla evleniyor. Bu durum saray için kabul edilemez olduğundan dolayı Ann Crook’un ortadan kaldırılması ve bu evliliğin duyulmaması gerekiyor. Evlilik töreninde şahitlik yapan beş fahişenin de “bir şekilde” susturulması gerekiyor. Kraliyet ailesinin sırlarını koruyan Mason gruba ait bir üye cinayetleri işliyor. Pek çok uzman bu kitapta yer alan teoriyi bir fantezi olarak nitelendirse de kitap bir hayli popüler olmuş.
1970 Blade of the Ripper
1971 Hands of the Ripper
1971 Dr.Jekyll and Sister Hyde: Dr.Jekyll Sister Hyde’a dönüşüyor ve Ripper cinayetlerini işliyor.
1972 Ruling Class: Bir İngiliz filmi. Peter O’Toole kendisini Ripper zanneden akıl hastasını canlandırıyor.
1973 Jack the Mangler of London
1976 Jack the Ripper: Klaus Kinski, Ripper’ı canlandırıyor.
1976 Assault! Jack the Ripper: Yasuharu Hasebe’nin yönettiği bir Japon filmi. “Violent pink (vahşi pembe)” janrında çekilmiş bir film. Pembe filmler Japon softcore porno filmlerine verilen bir isim.
1979 Time After Time: JTR zaman makinesiyle günümüz San Fransisco’suna kaçıyor ve onu peşinden HG Wells kovalıyor.
1981 The Ripper of Notr Dame
1984 Fear City
1985 Terror at London Bridge
1985 The Ripper: JTR’ın ruhu lanetli bir yüzükte saklı.
1986 Night Ripper
1988 Jack’s Back
1988 Jack The Ripper: TV dizisi. Michael Caine, JTR’ın peşindeki dedektif Frederick Abberline’ı canlandırıyor. Bu diziyi hatırlıyorum çok beğenerek izlemiştim (Ve evet ilkokula gidiyordum :))
1994 Deadly Advice: Bir kara mizah filmi. Ünlü seri katillerin reenkarne olarak kendisine öğüt verdiğini düşünen bir seri katil var. John Mills The Ripper olarak öğütler veriyor.
1994 Ripper Man
1997 The Ripper: Samuel West aslında JTR olan Prens Albert Victor’ı canlandırıyor.
2001 From Hell: Stephen Knight’ın teorisine dayanan hikayede Johhny Depp dedektif Frederick Abberline’ı canlandırıyor.
2001 Ripper (ya da Ripper: Letter from Hell): From Hell isimli filmin gölgesinde kalan, aynı yıl çekilmiş Kanada/İngiliz yapımı film. Bir kızın sınıf arkadaşları JTR’ın taklitçisi (copycat) tarafından öldürülmektedir.
2002 Bad Karma: Bu filme başrolleri Patsy Kensit ve Patrick Muldoon paylaşıyor. Patsy Kensit kendisini JTR’ın reenkarne olmuş sevgilisi zannediyor. Kendisini tedavi eden doktorunu (Patrick Muldoon) da Ripper sanıyor. Ripper’ın önündeki engelleri (yani karısını ve kızını) ortadan kaldırmak için hastaneden kaçıyor.
KARINDEŞEN JACK TV’DE
1963 Twilight Zone – The New Exhibit isimli bölüm
1967 Star Trek – Wolf in the Fold
1968 Cimarron Strip (bir western dizisi) – Knife in the Wilderness
1995 Babylon 5 – Comes the Inquisitor isimli bölüm
1997 Outer Limits – Ripper isimli bölüm
2001 Sir Arthur Conan Doyle’s Lost World – The Knife isimli bölüm
2007 Sanctuary dizisinde John Druitt yer alıyor (kendisi tarihte yer alan şüphelilerden bir tanesi)
Smallville 7.sezonda Curtis Knox aslında Ripper.
2009 ITV 1’in mini dizisi Whitechapel JTR’ı taklit eden katili ele alıyor.

Jack The Ripper Hikayesi Ve Filmleri

Gönderen : Unknown
Tarih :25 Temmuz 2014 Cuma
İle 0yorum
Sonraki Önceki
▲Top▲